24 Ağustos 2013 Cumartesi
Sosyal Darwinizm Nedir?
Evrim teorisinin en önemli iddialarından biri, canlıların gelişimini doğada var olan “yaşam mücadelesi”ne dayandırmasıydı. Darwin’e göre, doğada acımasız bir yaşam mücadelesi, daimi bir çatışma vardı. Güçlüler her zaman güçsüzleri alt ediyor ve gelişme de bu sayede mümkün oluyordu. Türlerin Kökeni kitabına koyduğu altbaşlık da, onun bu görüşünü özetliyordu: “Türlerin Kökeni, Doğal Seleksiyon ve Yaşam Mücadelesinde Kayırılmış Irkların Korunması Yoluyla“.
Darwin’in bu konudaki ilham kaynağı, İngiliz bir ekonomist olan Thomas Malthus’un An Essay on the Principle of Population (Nüfus Prensibi Üzerine Bir Deneme) adlı kitabıydı. Bu kitap insan ırkını oldukça karanlık bir geleceğin beklediğine işaret ediyordu. Malthus kendi başlarına bırakıldıklarında, insan nüfusunun çok hızlı arttığını hesaplamıştı. Her yirmi beş yılda sayıları iki katına çıkıyordu. Ancak besin kaynakları hiçbir şekilde bu hızla çoğalmıyordu. Bu durumda insan nesli sürekli olarak bir açlık tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Nüfusları kontrol altında tutan başlıca etkenler ise savaş, kıtlık ve hastalık gibi felaketlerdi. Kısacası bazı insanların yaşayabilmeleri için diğerlerinin ölmesi gerekiyordu. Var olma, “sürekli savaş” anlamına geliyordu.
Darwin, doğadaki yaşam mücadelesi fikrini Malthus’tan aldığını kendi ifadesiyle şöyle açıklar:
Darwin, Malthus’tan etkilenerek bu görüşü tüm doğaya uyguladı ve bu var olma savaşında güçlü olanların ve en iyi uyum sağlayanların galip geleceklerini öne sürdü. Darwin’in bu iddiası, tüm bitkileri, hayvanları ve insanları içine alıyordu. Dahası, söz konusu yaşam mücadelesinin doğanın meşru ve değişmez bir yasası olduğunu özellikle vurguluyordu. Bir yandan da yaratılışı inkar ederek insanları dini inançlarını terk etmeye davet ediyor ve böylece “yaşam mücadelesi”nin acımasızlığına engel olabilecek tüm ahlaki kıstasları hedef almış oluyordu.
Bu nedenle Darwin’in teorisi, duyulur hale geldiği andan itibaren önce İngiltere’deki sonra da tüm Batı’daki kurulu düzenin desteğini arkasında buldu. Kurdukları siyasi ve sosyal düzeni “bilimsel” yönden meşru hale getiren bir teoriyle karşılaşan emperyalistler, kapitalistler ve tüm diğer materyalistler, bu teoriyi sahiplenmekte gecikmediler. Evrim teorisi kısa zamanda, sosyolojiden tarihe, psikolojiden siyasete kadar insan toplumlarını ilgilendiren her alanda tek kriter haline getirildi. Her alanda temel fikir “yaşam mücadelesi” ve “güçlü olan kazanır” sloganıydı ve siyasi partiler, uluslar, yönetimler, ticari şirketler, fertler artık bu sloganlar ışığında yaşamaya başladılar. Topluma hakim olan ideolojiler Darwinizm’i benimsediği için, eğitimden sanata, siyasetten tarihe kadar her alanda üstü kapalı Darwinizm propagandası yapılmaya başlandı. Her konu Darwinizm’le ilişkilendirilmeye ve Darwinist bakış açısı ile açıklanmaya çalışıldı. Bunun sonucunda insanlar Darwinizm’i bilmese bile, Darwinizm’in öngördüğü hayatı yaşayan toplum modelleri oluşmaya başladı.
Darwin’in kendisi de, evrime dayalı görüşlerinin ahlaki anlayışlara ve sosyal bilimlere uygulanmasını onaylıyordu. 1869′da H. Thiel’e yazdığı bir mektupta Darwin şöyle diyordu:
Doğadaki çatışmanın insanın da doğasında olduğunun kabul edilmesiyle, ırkçılık, faşizm, komünizm, emperyalizm adına yapılan çatışmalar, güçlü milletlerin zayıf gördükleri milletleri ezerek yok etmeye çalışmaları artık bilimsellik kisvesine bürünmüş oluyordu. Barbarca katliamlar yapanlar, insanlara hayvan gibi davrananlar, milletleri birbirlerine düşürenler, ırklarından dolayı insanları hakir görenler, haksız rekabetle küçük işletmeleri kapattıranlar, fakirlere yardım elini uzatmayanlar artık kınanmayacak veya engellenemeyecekti. Çünkü onlar bunu “bilimsel” bir doğa kanununa uyarak yapıyorlardı.
Bu yeni sözde bilimsel açıklamanın adı ise “Sosyal Darwinizm” olarak belirlendi.
Günümüzdeki evrimci bilim adamlarının en önde gelenlerinden biri olan Amerikalı paleontolog Stephen Jay Gould, bu gerçeği aşağıdaki sözleriyle kabul eder:
Tarih profesörü Jacques Barzun, Darwin, Marx, Wagner isimli kitabında modern dünyanın korkunç ahlaki çöküntüsünün bilimsel, sosyolojik ve kültürel sebeplerinin değerlendirmesini yapmaktadır. Barzun’un kitabında yer alan şu yorumlar, Darwinizm’in dünya üzerindeki etkisi açısından dikkat çekicidir:
The Moral Animal (Ahlaklı Hayvan) isimli kitabın yazarı Robert Wright, bir evrimci olmasına rağmen evrim teorisinin insanlık tarihine getirdiği belaları şöyle özetler:
Evrim Bilim.com darwinizm, sosyal darwinizm, sosyal darwinizm ve darwin, sosyal darwinizm ve harun yahya, sosyal darwinizm ve malthus
Atatürkçüler, Sosyal-Dawinizm kuramının karşısına, “Korunmaya, kollanmaya muhtaç olan niteliksiz değil, fakat nitelikli olandır” tezi ile çıkmaktadırlar [bkz: Ömer Laçiner, “Vasatın egemenliği”, Birikim Aylık Sosyalist Kültür Dergisi dergisi, İmtiyaz Sahibi Birikim Yayıncılık Limited Şirketi, Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner, Yazı İşleri Müdürü Barış Özkul, Sorumlu Müdür Sezar Atmaca, ISSN 1300-8358, Sayı 339 Temmuz 2017, Baskı ve Cilt Sena Ofset Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No.4NB 7-9-11 Topkapı 34010 İstanbul, s.3].
YanıtlaSil